Pages

Home » » Fransa Haziran 2012’de Afganistan’da ölen askerlerine nasıl ağladı?

Fransa Haziran 2012’de Afganistan’da ölen askerlerine nasıl ağladı?

Askeri (resmi) tören kilisede yapılıyor. Eski yeni bakanlar ve cumhurbaşkanları katolik kilisesinde toplanıyorlar. Üst düzey katılım yoğun. Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin seçimlerdeki yenilgisinden sonra halka ilk görünüşü. Bir yanda seçilmişler, diğer yanda askerler.  En önde Cumhurbaşkanı François Hollande. Tek başınaÜst düzey temsilciler arkada beraberler ama Cumhurbaşkanı Hollande sandalyesinde tek. Bu da ne demek? Bu ölümler senin suçun değil ama senin sorumluluğunda bununla yüzleş ve bunu hisset.

Cumhurbaşkanı’nın yanında ama ayrı bir yerde Hava Kuvvetleri KomutanıKara Kuvvetleri Komutanı ve Deniz Kuvvetleri Komutanı. Onlar da kendilerine düşen kısmıyla yüzleşiyorlar sorumluluğun. Aileler de askerlerin önünde yer almışlar. Çocuklar var. Ölenler genç, dolayısıyla çocuklar küçük hatta bir tane bebek var. Dinlisi, dinsizi, müslümanı, yahudisi, katoliği, protestanı birleşiyor. Hepsi de katolik kilisesinde birleşiyor. Bunu laiklik sayesinde yapabiliyorlar. Pratik ilk çelişki.

Bu ilk resmi töreni başlatan ve yöneten kilisenin papazı. İncil’den bölümler okuyor. Hikâyeler anlatıyor. Bu anlatılanları Afganistan 2012 günceline oturtmak zor amaç da bu değil zaten. Herkes sessizce saygıyla dinliyor. Siyasi partilerin ve özellikle de sosyalist partisinin kilise ve din ile ilişkisi belli
. Örneğin François Hollande her pazar günü kilisede ayine katılan bir vatandaş değil. Zaten belli. Yüz ifadelerinden de okunuyor bu mesafe, törenin dini liderini dinlerken. Bu tören yarım saat sürüyor.  Bitişte orglar eşliğinde hüzünlü bir müzik. Yavaş yavaş salon boşalıyor. Fransa’nın Afganistan’a asker gönderme kararı, eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac döneminde koalisyonun aldığı bir karar. Dolayısıyla sağ sol diye bir şey yok. Beraber karar verildi şu anda da sorumluluk beraber kucaklanıyor. François Hollande ailelerle selamlaşıyor. Son derece ciddi.  Dini töreni takiben askerî tören başlıyor. 

I. Dünya Savaşı, II. Dünya Savaşı ne ise, Cezayir Savaşı ne ise,  Hindiçin ne ise, Afganistan da odur bizim için mesajını veriyor Hollande ki neden öldü bu askerler şimdi ne işimiz vardı bizim Afganistan'da denmesin. Ama sonra soruyu kendisi soracak o ayrı. Afganistan’dan çıkma kararını almış olmaktan dolayı çok mutlu. Fransız milli marşı çalıyor. Bir milim kımıldamıyor törene katılan bebek bile. Hollande bir siyasetçi görünümünde ama bir komutan o anda.  Son derece ciddi. Ölüler bahçeye taşınıyor. Askerler bir yanda, din adamları şatafatlı zamandan kopuk ama tertemiz elbiseleriyle bir yanda, siyasiler bir yanda, aileler bir yanda, herkesin yeri konumu sınırı belli. 

Halk nerede? Halk yokAğlayan yok. Bağıran yok. Ölen arkadaşları için selam duran askerlerin içinde siyahı beyazı, müslümanı, katoliği, dinsizi, genci, yaşlısı, hepsi beraber, madalyalarının altında duran dinç bedenleriyle, Fransa Cumhuriyeti'nin (ulvi) değerlerinin çatısı altında beraber yaşamak ve ölmek üzere verdikleri sözü tutuyorlar. Cumhurbaşkanı Hollande konuşmasını yapmak için öne çıkıyor. Herkesi selamlıyor. Başbakan’dan başlıyor. Fransız askerleriyle beraber ölen iki Afgan tercümanı unutmuyorFransa’nın özgür ve bağımsız bir ülke olarak ışığını dünyaya yayması gerektiğinden bahsediyor. Sonra açıkça ailelerin aklındaki soruyu soruyor. Neden öldü bu askerler?

2001’de ABD’deki saldırılardan sonra Fransa’nın müttefiklerle beraber terörizm ile mücadele konusundaki kararlılığından bahsediyor. Koalisyon kararıydı ve bu savaşa girdik diyor. Şimdi dönüş vakti geldi. Fransız askerleri yerlerini Afgan askerilerine bırakıyorlar ve Fransa Afganistan'dan çıkıyor diye ekliyor.  

Hollande sonra, Fransa adına bu üç renk bayrağın altında yatan ölülerle konuşuyorTek tek isimleriyle başlıyorHikâyelerini okuyor. Tek tek askerleri anlatıyor. Kişisel özgeçmişlerini okuyorÇocuklarından bahsediyorÇok samimiBurada duruma adapte edilen halkla ilişkiler yöntemlerinin ötesinde bir yerdeyiz. Okumak için okumamış bu askerleri. Tanıyor sanki. En ince en mahrem detayları almış bunları samimiyetle sıralıyor. İlgilenmiş. Fransa’nın ulvi değerleri ve tüm dünyaya karşı üstlendiği ışık yayma sorumluluğu kadar bunu yapacak insanlarıyla da ilgili. Şu ana kadar 87 Fransız askeri Afganistan’da ölmüş.

Cumhurbaşkanı’nın hikâyeleri törenin ilk bölümünde yer alan dini hikâyelerden daha anlamlı ve güncele daha iyi oturuyor. Din (katolik klisesi ve papazı) görevini yaptı. Töreni açıp ruhları kurtardılar. Devlet (Cumhurbaşkanı) görevini yaparak bu askerlerin neden öldüklerini ideolojik kontekste oturttu. (Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Fransa). Ancak hâlâ bir halka eksik. Bir üçüncü bölüme daha ihtiyaç var. En gerçek olanına. 

Mesaj şu: I. Dünya ve II. Dünya Savaşları, Cezayir Savaşı ve diğer savaşlarda olduğu gibi ekonomik sistemimizin ve uluslararası alandaki müttefiklerimizle ilişkilerimizin devamı için ölüyor bu askerler. Bu askerler, ölme ve öldürmenin iş tanımında olduğu bir mesleği seçtiler ancak basit bir iş kazasında ölmediler. Bu askerler Fransa için öldüler ve onun ulvi değerleri için. Peki bu değerlerin arkasında ne gibi hesaplar var?

Fransa'da askerlik profesyonel, vatan hizmeti değil yani pek çok çelişki iç içe, güzel güzel yaşayıp gidiyor. 
Kurumlarıyla, simgeleriyle, ölüleriyle, hayalleriyle pişmanlıklarını birleştirerek, acı dolu aileleriyle, Fransa bu 14 Haziran 2012 günü tarihini yazıyor.

0 comments:

Facebook Blogger Plugin: Bloggerized by AllBlogTools.com Enhanced by MyBloggerTricks.com

Enregistrer un commentaire

 
Support : Copyright © 2013. Okumalar Yazmalar - All Rights Reserved