‘İktisatçıların ve siyaset felsefecilerinin fikirleri, doğru da olsa yanlış
da olsa genel olarak düşünüldüğünden daha güçlüdürler. Hatta dünya bunların
dışında pek az şeyle yönetilmektedir. Kendilerini her türlü entelektüel etkiden
oldukça uzak sanan pratik insanlar, genellikle gündemden düşmüş bir
iktisatçının kölesidirler. Sorumlu görevlerde bulunan ve gaipten sesler duyan
çılgınlar, çılgınlıklarının özünü birkaç yıl öncesinin ikinci sınıf
akademisyenlerinden edinmişlerdir. Er ya da geç, iyi ya da kötü açısından
tehlikeli olan çıkar çevreleri değil fikirlerdir’.
Paul Krugman’ın ‘Politika Taşeronları ve Önemsizleşen Refah’
adlı kitabının girişinde yer alan Keynes’den alıntı bu paragraf etkileyici
olduğu kadar düşündürücü de. İsterseniz insanlığın geldiği en yüksek refah
ve uygarlık seviyesine ulaşmış, balıklarını avlayıp kaplıca sularında yüzerek mutlu
mesut refah içinde yaşayan yaklaşık 320.000 İzlandalı açısından, 2008 finansal krizinin yok edici etkilerini çıkar çevreleri ve tehlikeli fikirler üzerinden incelemeye
çalışalım.
Kuzey Atlantik’te
103.000km2 büyüklüğündeki bu volkanik ada (temelde) coğrafi
sebeplerden dolayı biraz izole. Her yere uzak, her yerden uzakta. Dünyanın geri
kalanından gelebilecek pek çok etkiden az çok korunmuş görünüyor bu güne kadar. Her ne
kadar sırasıyla Norveç ve Danimarka hükümdarlığında yaşamış olsalar da
yıllarca, mesela İzlandalıların kullandıkları alfabe neredeyse ilk günkü
halinde. Ulusal bağımsızlıklarını 1944’de kazanan İzlandalılar dünyanın geri
kalanından uzaklar ama kopuk değiller. (İzlanda, Avrupa Konseyi ve NATO üyesi ve
aynı zamanda Avrupa Ekonomik Alanına da dâhil). 1975 Morina Balığı Savaşını (İngiltere
ile senin balığın benim balığım kavgasını) saymazsak, İzlanda uygarlığın sonunu
refah ve mutluluk içinde arada bir tabiat kaynaklı sorunlarıyla (2010 Eyjafjallajökull volkanı ve aksayan hava trafiğini hatırlarsak)
mücadele ederek geçiren barış içinde bir ülke. Ekonomist Arthur Laffer daha düne kadar, İzlanda’yı
dünyanın geri kalanı için örnek alınması gereken ülke olarak tanıtıyordu (2007).
Peki, ne oldu da bu rüya bozuldu ve kimse neden anlamadı bozulana kadar? Daha
da önemlisi bu rüya nasıl tesis edildi?
0 comments:
Enregistrer un commentaire